8 Şubat 2018 Perşembe

Sosyal medyanın insanı büyük bir vakit kaybına uğrattığını her zaman söylemişimdir.Bu devirde yaşıtlarımın, adını bile zor söylediğim sosyal medya hesapları kullandığı halde ben, dedelerin kullandığı facebook kullanıcısıydım.Geçmiş zamanlı kullandım çünkü kitaplara olan aşkım beni dün gece twitter açmaya zorladı😊Televizyon programlarında "şu etiketle yorumlar bırakın,bu kitabı kazanan 5 kişiden biri siz olun" cümlesi ile kendimi bir anda twitter açmış buldum.Tabi ben açıp bunu çözene kadar program bitmiş oldu ya neyse..Ama bir türlü anlayamadığım şey neden "Twitter"?Yani isim olarak bunu neden koymuşlar.Yanlış bilmiyorsam anlamı kuş demek.Kuşların bundan haberi var mıdır yok mudur bilinmez ama biz "RT"yapınca karşı taraf sevinçten uçuyor diye mi bunu koydular acaba.Aklıma saçma espriler gelmiyor değil ama kendimi tutuyor ve şu karikatüre gülüyorum..

6 Şubat 2018 Salı

Küçükken yaşadığımız köyde küçük ama kalpleri çok büyük insanlar vardı.Samimiyet dolu,insan kelimesinin anlamını yansıtan,basit ve sıradan insanlardı.Kapıları dip dibe komşular vardı.Mutfağında eksik olan diğerinden ister bu böyle gün boyu devam eder giderdi.Ramazan günleri iftara yakın evde pişen yemekten komşuya gönderilir,çocuklar ellerinde tabaklarla ordan oraya gider gelirdi.Tabağın içinde belki çok pahalı yiyecekler yoktu.Ama bir lokması dahi en pahalı restoranlarda ki lezzetlere bin kat değerdi.Arkadaşlıklar vardı.Gün boyu okulda olduğun arkadaşınla teneffüs aralarını ip ile çekerdin.Kavga ederdin yeri geldiğinde ama öyle uzun süreli değil.Okul çıkışlarında satıcılar olmazdı.Okula yakın evde oturan teyzeler seni kollar gözetirdi.Hiç unutmam bizim okul yolunda kocaman köpeği olan bir ev vardı.Her sefer ordan geçerken korku ile titrerdik.Çoğu kez ordan nefes nefese geçerdik.Masumiyetimiz vardı.Bugün yüzümüzde kalmayan tebessümümüz vardı...

İNGİLZCE TECRÜBEM..

İngilizce dil yeteneği sıfırın altında eksi kaçlara kadar gider bilemem ama sonsuz eksiye sahip biriydim.Okulda olduğum zamanlarda İngilizce dersi ve hocasının varlığı düşüncesi beynimi kemirir dururdu.Ders sırasında olanlar ise aynen şu resimde ki zavallı çocuk gibiydi😇
Üniversite yıllarımda ise arkadaşlar arasında İngilizcem olmadığı için övünen bir insan oldum. "Excuse me" kelimeciğini tekrar eder (laf aramızda yazımı doğru mu tam bilemedim😏) komiklikler yapardım.Bu kelimecik göbek adım olmuştu.Ne eğlendirirdim milleti.Arkadaşlarımdan birisi fazlaca yabancı müzik dinlerdi.Ben de onunla dinlerdim.Sonra sözüm ona karga sesimle ve olmayan İngilizcem ile kulaklarını ağlatırdım.Yani anlıycanız İngilizce nerde ise bende oradaydım ama tam karşısında.











Sonra ne mi oldu)Dublajlı filmlerde başrol karakterin görüntüsü çok karizmatik iken arkadan bizim mahallere gelen "Eskiciii" diye bağıran amcanın sesini duydum.Haliyle ses ve görüntü uyuşmazlığı beni alt yazılı filmler izlemeye itti.Filmlerden sonra yabancı dizilere sarmıştım.The Flashlar,Arrowlar,Teen Wolflar,Agent of Shildler..ler de ler.İngilizcede adeta John Locke beyfendinin dediği gibi tabula rasa olan beynime yeni kelimeler girmişti.Kulaklarım aşinalık kazanmış bir yandan da öğrenmeye başlamıştım.Eskisi gibi herkese kötü bir İngilizcem olduğunu söylerken saçma sapan kelimeler söylemedim.Aksine öğrendiğim cümleleri doğru telaffuz ediyordum.Tabi bu asıl şaşkınlık yaşadığım şey değildi.Çok değil daha bu yaz yurt dışına çıkma fırsatım oldu.Hem çok heyecanlıydım hem de çok korkmuştum."Ya polis memurları bana bir şey derse?Ya makineden geçerken ötersem?.." gibi sorular dolanıyordu zihnimde.Korktuğum şey dedikleri şeyleri anlamıycak olmam.Anlasam sıkıntı değil bir şekilde beden dili ile anlaşırdık😉                                                                                 
Bütün bunları düşünerek  çıktığım yurt dışı seyehatimde 1 hafta doyasıya gezdim,tozdum,güzelim memleketime geri döndüm.E diyeceksiniz ki korkularına ne oldu?Şunu farkettim ki zorda kaldığın zaman İngilizce konuşabiliyormuşsun.Yani İngilizceyi öyle veya böyle bir gramer kuralı ezberlemeden,past tense bilmem ne ile uğraşmadan sadece alt yazılı filmler ve diziler izleyerek öğrenmişim.El memleketlerinde 1 hafta yaşayabilecek kadar İngilizcem olmuş.Ne diyeyim şimdilerde Korecem ve Hintçem gelişmekte😊